Kelimelerim nereye kaciyor? Kaldı ki kelimelerim benden niye kaciyor? Onu da birak; ben kelimelerimden neden kaciyorum?
Peslerine dusuyorum...
Kelimeleri bulmaya calisirken gozumun onune yari islak, arac trafigine kapali bir yolda, yari ayik adimlarin birbiri onune beceriksizce dususu geliyor. Ritimsiz adim sesleri geliyor kulagima. Tas zemin genisliyor. Bir sokak oluyor. Kacisiyor kelimeler. Yag gibi dagiliyor dar sokaklara. Kuculuyor, bolunuyor, dagiliyor, dik yokuslardan yuvarlaniyor bir park yapilmaz tabelasina carpip kirilip park ediyor. Anlam kayiplarinin yakinlarina haber veriyoruz. Yakin anlamlar kaliyor geride.
Kelimelerim benden kaciyor? Bir ayak izi de birakmadan.
Kelimlerim dilimin ucunda yukselip asagi birakiyorlar kendilerini...
Soylenselerdi iyi niyetlilerdi suphesiz..
13 Mart 2015 Cuma
30 Haziran 2014 Pazartesi
onur yürüyüşüne saygı duruşu
Onur için atılan adımlar, renkli kalabalıkların neşeli, nazik ve kendinden emin adımlarıdır...
Bu adımları saygıyla takip etmek gerekir.
Neden "onur" yürüyüşü de başka bir yürüyüş değil?
Türk Dil Kurumu onuru daha bir çok tanımın yanı sıra şöyle açıklıyor:
1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis.
2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar
3. Öz varlığını güzelleştirip yüceltme duygusu
Bireylerin değer zincirlerindeki en ortak halkadır onur. Herkes onurlu bir yaşam sürmek ister. Onur yürüyüşü aramızda fark yok, hepimizin asgari bir müştereği var demektir. Ne X ne de Y olmamız onurlu bir "insan" olduğumuz gerçeğini değiştirmez demektir onur yürüyüşü. Ancak ve ancak bu en temel bilgiye sahip çıkarsak, her türlü ön yargıyı yönetmenin mümkün olabileceğinin ete kemiğe bürünmüş kanıtıdır onur yürüyüşü.
Öz varlığını kabul edip, güzelleştirmenin ve sonucu hep birlikte yüceltmenin patikalarından geçer onur için yürüyenlerin yolu.
"Neden" sorusuna dönecek olursak...Bu yürüyüşe onur dışında bir ad nasıl verebiliriz ki? Bir isim verdiğimiz anda o rengarenk yolu yaftalarla döşemiş oluruz...
Onurla yürüyen herkese,
sevgilerimle!
fsa
14 Mayıs 2014 Çarşamba
CO2
artıyor..
katlanarak artıyor sayısı.
ölenlerin,
bir ölüden farksız yaşayanların,
körlerin,
sağırların,
sığırların
hepsinin sayısı artıyor.
yıllardır hangi köşeyi dönsek aynı adrese çıkıyoruz.
ülkemizin en popüler mekanıdır, sözün bittiği yer
klişenize girsin kafam gözüm; bir gün biterse diyecek sözüm!
3 günlük milli yas...
bütün ülke bir maden ocağı olsak da
hep birlikte patlasak...
toprak atsa bizi üstünden, kendi silahlarımızla vurulsak...
başka bir arınma yöntemi gelmiyor aklıma şu an
tüm sağlıklı düşüncelerimi kapladı sinsi bir karbondioksit
bana sorarsanız yılan yanlış tısladı aslında
bana sorarsanız yılan yanlış tısladı aslında
beyin ölümü kaderinde var bu ülkenin...
24 Mart 2014 Pazartesi
otur: sıfır!!!
gelecege olan umudumu, akil sagligimi, aldigin onca can ve yaptigin bunca ahlaksizliga duydugum bereketli ofkeyi, sevdigim insanlari, direnme gucumu, direnme hakkimi, yaptigin tum kotuluklerin gun gelip seni ve yarattigin cirkin zihniyeti bulacagina dair inancimi, insanlara olan guvenimi, mutlulugumu, dusunceleri, gencecik fidanlari, asirlik agaclari, cehaletinden nemalandigin insanlarin ahini, suclarini, ilahi adaleti, onurumu, degerlerimi, insanligi, insanlari...
Gecmisi
Hafizami
Gelecegimi...
Sifirlayamazsin...sifirlayamayacaksin...
Gecmisi
Hafizami
Gelecegimi...
Sifirlayamazsin...sifirlayamayacaksin...
4 Şubat 2014 Salı
ne yapacağımı bilemediğim bir an
Dün gece gözüme hiç uyku girmedi Ali...
Aslına bakarsan -hiç bir şeye çözüm değil biliyorum ama- bu gün ve tam şu anda yapmam gereken işleri de yapamıyorum. Hiçbir şeyi anlamadığım, anladığım şeyleri de hiç sindiremediğim bir gün daha bu gün. Adına ha Salı demişiz ha Pazar... Biraz sonra bu halimi değiştirmek için kendimi saçma sapan bir işe adayacağım ve bu sindirimsizlik hali "ama hayat devam ediyor" savunmamla birlikte, gözüme takılacak bir sonraki cehalet belirtisine kadar rafa kalkacak. Çok iyi biliyorum... çünkü her günüm böyle geçiyor Ali.
Tıpkı mahallenin sokaklarında yürürken olduğu gibi, gittiğin yerde de gözün görüyor ve gönlün katlanmıyor biliyorum. Belki bir gün her şey daha güzel olur ve senin adını verdiğimiz ağaçlar güzelce büyür diye sessiz bir telkinde bulunuyorsun bize . Bir umutsun, kanatıyorsun ama yaşatıyorsun insanı Ali.
Mesela dün.. El kadar bir ekrana bakıp şuursuzca dualar mırıldandım Ali. Senin için, kendim için, ailen için, sağduyu için, hayvanlar için, toprak için, adaletin yerini bulması için, kelimelerinin Lobna'ya dönmesi için, kötü sözün sahibini bulması için.. Bu 1984 vari cehennemin bitmesi için.. Zaten zedelenmiş bir güven duygusuyla geldiğim bu dünyada her şeye şüpheyle yaklaşmamak için...
Mayıs'tan beri sen dahil tanımadığım ne kadar çok insanı sevdim ve üstelik ne kadar az tanıdığımı anladım kendimi. Ne kadar garip bir yaz oldu, anlatsam... belki bir sen anlarsın Ali.
Böyle karamsar da değilim aslında. Sabah haberlerde katilini gördüm yine.
Üzüldüm işte.. o yaşıyor sen yoksun diye.
selin
24 Aralık 2013 Salı
dün
o kadar iyi biliyordum.
yağmurluydu ama matematiksel olarak doğruydu bir kere
toplamlarımızda buluşmuştuk.
toplanmış yine de bir etmiş;
ne iyi etmiştik hayata gelmiştik.
ve ilk denklemde ilk yanlış cevabı işaretlemiştik.
gel zaman, git zaman, geç zaman...
hayatın tüm işteşliğinden kovulup
bir su kenarında bıraktım bildiğim ne varsa
ama hatırladığım her şeyi bırakamadım
bir boğaza kaç düğüm sığar deniyorum
onbirmilyonbeşyüzyetmişyedibinaltıyüz tanesi
hala öldürmedi.
ve öldürmeyecek
en kötüsü
zaman her şeyin de ilacı değil öyle
"Çünkü" - doğru tespiti yapmış birisi benim yerime
"kırıldım saç uçlarıma kadar"
yağmurluydu ama matematiksel olarak doğruydu bir kere
toplamlarımızda buluşmuştuk.
toplanmış yine de bir etmiş;
ne iyi etmiştik hayata gelmiştik.
ve ilk denklemde ilk yanlış cevabı işaretlemiştik.
gel zaman, git zaman, geç zaman...
hayatın tüm işteşliğinden kovulup
bir su kenarında bıraktım bildiğim ne varsa
ama hatırladığım her şeyi bırakamadım
bir boğaza kaç düğüm sığar deniyorum
onbirmilyonbeşyüzyetmişyedibinaltıyüz tanesi
hala öldürmedi.
ve öldürmeyecek
en kötüsü
zaman her şeyin de ilacı değil öyle
"Çünkü" - doğru tespiti yapmış birisi benim yerime
"kırıldım saç uçlarıma kadar"
3 Aralık 2013 Salı
3 Aralık Hkd. / Engel Yok
Engel Yok...
En büyük engelin bir insanın düşünce yapısındaki engel olduğunu söylemeye gerek etmeyen günleri gösteriyor coğrafi takvimimiz. Acizliğinde adaleti elden bırakmayıp ayırt etmeksizin herkesin ve her şeyin üzerine tazyikli su sıkan insanlıktan çıkmışlığın kareleri aklımdan zaten silinemezken, arada tekerlekli sandalyesi ile nasibini alan adama sarılarak güne başlamak istedim...
Bu gün onun için bir farkındalık yaratma günü çünkü. 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü. Toplumsal olayları geçtim toplumun ortasında olmak arzusunu, güpegündüz, engelsiz sokaklara çıkabilmek hayalini paylaştığım, birlikte müzik dinlemekten, birlikte köprüleri aşmaktan, hiç bir şey yapamasak bile bir arada yaşamaktan mutluluk duyduğum tüm insanlara günaydın demek için siz de zaman ayırın...

11 Kasım 2013 Pazartesi
uykumdan uyanıp
noktalar noktalar /
birlesince eksiler, birlesince artılar /
ortasinda bir gecenin/
ortasında kaldılar /
mübaşiri hafızamın çağır hepsini
yüz pişmanlıkla dolu/
yüz mağlup derisini /
gördün mü saf siyahın akan böylesini /
simdi at terler icinde/
at tedirgin voltalar/
fsa
15 Nisan 2013 Pazartesi
18 Ocak 2013 Cuma
sükunet
minik bir ara verdim,
hayat sandığım şeyi yaşamaya bir ara verip, gerçekten kendi tercihlerimi yaşamak üzere... geldiğim noktada size şunu söylememe izin verin:
denediğimiz her şeyin, yaptığınız her seçimin (kendimize göre) doğru sonuçlar vereceğini bilemeyiz belki ama şunları söyleyebiliriz.
denemek & mutlu olmak > her şey
denemek & mutsuz olmak > denemeyerek, hep neler olabileceğini merak etmek
denemek & mutsuz olmak = yeni başlangıç şansı
yaşamak için hayatı göze almak yapılabilecek en doğru seçim değil de nedir...sonuçta insan unutmaz, her şeye dayanıp her mutluluğa sahip çıkabilir.
"gamble responsibly" diyor en sisli selamlarımı sunuyorum.
hayat sandığım şeyi yaşamaya bir ara verip, gerçekten kendi tercihlerimi yaşamak üzere... geldiğim noktada size şunu söylememe izin verin:
denediğimiz her şeyin, yaptığınız her seçimin (kendimize göre) doğru sonuçlar vereceğini bilemeyiz belki ama şunları söyleyebiliriz.
denemek & mutlu olmak > her şey
denemek & mutsuz olmak > denemeyerek, hep neler olabileceğini merak etmek
denemek & mutsuz olmak = yeni başlangıç şansı
yaşamak için hayatı göze almak yapılabilecek en doğru seçim değil de nedir...sonuçta insan unutmaz, her şeye dayanıp her mutluluğa sahip çıkabilir.
"gamble responsibly" diyor en sisli selamlarımı sunuyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)