11 Aralık 2010 Cumartesi

saçmalıkları bir kenara bırakalım

İş hayatında her gün satranç oynamak zihin için çok yorucu olabilir, hele bu satranç, street fighter düzeyine gelmiş ise fiziksel yorgunluk yarattığı da yadsınamaz bir gerçek oluyor. Ama bugün bunlardan bahsetmeyeceğim, çünkü bunları kendime dert edinmemek ile ilgili bir karar aldım. (Kabul ediyorum bu karara sadık kalmak konusunda yüzde yüz başarıyı yakalamayı genelde beceremiyorum.) 
Tüm gündelik saçmalıkları bir kenara bırakıp, gerçekliklerden ve güzelliklerden bahsedeceğim bugün. Demokratik topraklarımızda öğrenciler dövülür, politikacılar utancından intihar edeceği yerde göğüslerini gere gere siyaset yapmaya devam eder, eğitim, sağlık ve adalet her gün olduğundan daha korkunç, her gün olduğundan daha sapkın ve satılmış bir hal alırken, tarihi eserler yakılır, değerler tek tek kaybolurken hangi gerçeklik güzel olabilir dediğinizi duyuyorum. Size katılıyorum.

Ama emin olabilirsiniz ki çok güzel şeyler de var, insanı bencilce bir sevgiye sevk edip, günlük kaygılardan koparıveriyor. Tüm saçmalığına rağmen inanılmaz önemli bir anlam kazanıyor ve bu güne kadar anlamlı sandığınız her şey anlamsızlaşıyor...

CAN  
Aşağıdaki açıklamalar Türk Dil Kurumu güncel sözlüğünden alınmıştır:
1. İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık.
2 .Yaşama, hayat  
3 .Güç, dirilik
4 .Kişi, birey
5 .İnsanın kendi varlığı, özü
6 . Gönül
7 .Çok içten, sevimli, sevilen, şirin

Bu tanımların her birini tek tek okuduktan sonra ona CAN demekle ne doğru bir iş yapmış ebeveynleri diyorum. Küçük elleri, koca kafası, minik parmakları, gergin göbeği, şahane kokusu ve herkesi hayretlere düşüren jest ve mimikleri ile küçük bir insan CAN.

1. Tüm aileyi yaşama sevk eden bir CAN her şeyden önce
2. Tüm ailenin hayatına yön veren bir CAN
3. Tüm aileye özellikle de anneme güç ve dirilik veren bir CAN
4. Kendine ait iletişim yöntemleri ile bağımsız bir birey olan CAN
5. Annesi ile babasının kendi varlıklarından var ettikleri bir CAN
6. Hepimizin canını fetheden bir CAN
7 .tam bir CAN =)

 


If one feels the need of something grand, something infinite, something that makes one feel aware of God, one need not go far to find it. I think that I see something deeper, more infinite, more eternal than the ocean in the expression of the eyes of a little baby when it wakes in the morning and coos or laughs because it sees the sun shining on its cradle.
Vincent van Gogh


2 Aralık 2010 Perşembe

firarperest

Son günlerde yeğenim 3 aylık, egemen asker, banyom yeni, saçım kısa, belom bi mahsun, kış yakın, wikileaks popüler, bir çok isim afişe, havalar ise bir garip, oldu. Fikirlerimi kendime saklamaya başlar oldum. doktorun reçetesi dahilinde boşgörü ile devam ediyorum hayatıma. 

yeni sözler uydurdum kimseye söylemiyorum ne olduklarını, onları seviyorum. günün çoğunu anlamaya kalan kısmını ise anlatmaya çalışarak geçiriyorum. haliyle beynim saçmalıklar üretiyor. 

yolda rastladığım firarperest afişi merakımı ve şöyle güzel bir içerik okumaya olan iştahımı kabarttı:

E.Ş şöyle demiş:

"İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, Öteki'ni keşfetmek... 
(…)
Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara. Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına, bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek, sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak, dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram, gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek, şaşırmak yeniden, şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine, çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına... şaşırmak ölene kadar... şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek... budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven."

 
Kafamı karıştırmakta üstüne yok. 
Kendi kafamı karıştırmakta bizzat kendimin üstüne de yoktur. Sadece Elif Şafak'ı suçlayamam, haksızlık olur. 

bu gün yoruldu beynim. tarifsiz bir çaba ile olanı biteni anlamaya herkesi, her şeyin önüne koymaya çalışırken. Beni buradan uzaklara götürecek bir vapur Beşiktaş iskelesinden kalksa... hiçbir yere varmasa... olmaz mı? 

Koşulsuz sevginin doğru adresine mi gitmeli? bu kafayı ancak o açar =)  

çok büyük bir kısır döngü mağarasından seslendim bu akşam sizlere. yarın ya da bir ara tekrar görüşmek üzere 

iyi akşamlar herkese.

fsa. 

iyi bir insan aslında =)