22 Aralık 2008 Pazartesi

dünyaya gelmek

geride bıraktığımız cumartesi günü dünya tarihine pek de yön vermemekle beraber, doğumgünümdü...benim doğum günü heyecanım annemin doğum sancıları ile benzerlik gösterir. Nasıl mı? Hemen anlatayım. Annemler 19 Aralık gecesi bir arkadaş ziyaretine gittiklerinde geceyi benim doğumumla noktalayacaklarını bilmiyorlardı. Ama sıklaşan sancılar şahsım adına bir devrin kapanışının yaklaştığının habercisiydi. Ben de 19 Aralık 2008 Cuma gecesi, içimde hep bir sancı hissettim, bir gün sonrasının nasıl geçeceğini planladım. geride kalan bir yaşa şöyle bir baktım. Gördüğüm şeyler sevindiriciydi... Hücrelerime kadar mutlu olduğumu hissettim. Heyecanlı sancı da ordaydı tabi...

Arkadaşının getirdiği her şeyi yiyen annem sancının yemek yemekten mi yoksa benim içerde sıkılmaya başlamamdan mı olduğunu kestiremez halde eve döndü. Ama o gece onları uyutmaya hiç niyetim yoktu. Haydiiiiii dememle beraber annemler çantalarını hazırlayıp gecenin bir vakti, soğuk bir Ankara'da Güven Hastanesinin yolunu tuttular.... Doğuma daha 3 saat vardı...


20 Aralık 2008 tarihinde sabah olduğunda çoktan doğmuştum. Ama herkesin iş saatine uyması için hep akşam saatlerinde kutlanan doğumgünlerinden biriydi benimkide, ve sanki henüz doğum olmamış, dünyaya gelmemiş gibiydim gün içinde, heyecanlı, mutlu, plesentasının içinde doğumu bekleyen bir bebek gibiii... Bu şekilde işe gidip 3'e kadar çalıştıktan sonra, dünyaya geldiğimde benimle olmayan saçlarımı bir şekle sokmak üzere kuaföre gittim, bu gün onlarında doğduğu bir gündü ne de olsa ve iyi gözükmek onlarında hakkıydı... Eve döndüğümde pek de istediğim gibi olmayan kendi doğum günü pastamı yaptım... Şarabımı açtııım ve tadını çıkardım...


23 yıl önce 20 Aralıkta saatler 18.30'u gösterdiğinde annem taburcu olmaya hazırlanıyordu... Dışarda deli gibi kar vardı... Ve kapıdan çıktığında, hep ayaklarımın altında serili olmasını dileyeceği kıpkırmızı bir halı, karda kaymasın diye onu bekliyordu...

Şişenin sonlarına yaklaşmış gelmesini beklediğim misafirlerimin nerede kaldığını merak ediyordum ki kuzenlerim aradı... Dünyanın sayılı süper kardeşlerinden olan kuzenlerim, ellerinde hediyeleriyle eve geldiklerinde artık sevincim karnıma sığmaz haldeydi ve mutlu olduğum bu anı sürekli doğurmak istedim... Olduğum, olmadığım, olamadığım her şeyi çok sevdiğimi hissettiğim saniyelerden birini geride bırakıp heyecanlı bir şekilde hediyelerimle ilgilenmeye başladım....

Zil tekrar çaldığında artık doğduğumu ve büyüdüğümü biliyordum. iş arkadaşlığından öte bir paylaşımla sevdiğim, hayatıma nüfuz eden "bikgiller"in bir kısmı gelmiştiii. Ellerinde yemekten ölünesi materyalleriyleeee....

Güldüm, çok güldüm... Bir süre sonra sesler plesentanın içindeki gibi derinden ağır kahkahalar halinde gelmeye başlamıştı. Hayatımı üçüncü bir göz olarak izlediğimi zannettiğim yani alkol derecesinin beynimi yormaya başladığı o dakikalara girmiştimmm... Herkesi tek tek izledim...

Evden çıkıp bir ayrı sancı olan beyoğlu'na gittiğimizi tahmin edebilirsiniz belki...

"bu gün çok yorulmuşsan,her yerde arayıp bir türlü bulamamışsan,o seni unutmuş sen unutamamışsan,kalbinin kuşu uçmuş sen tutamamışsan: haydi gel, gel içelim, derdini alda gel haydi gel içelim bu evrende bir tozsun tarih seni unutsun, haydi gel içelim" diyen adamı ve ona eşlik eden sesleri dinledim. "haydi gel içelim...yerlere düşelim..."

Adamın benle konuştuğunu zannedecek kadar iddialı bir aralıktaydım. Ben de haydi madem dedim... haydi geldim ben içelim...mantıksız cevaplar veriyorum bazen ne diyebilirm ki...


Sabah 4'e doğru eve geldim, az önce konuşuyor olduğum, haydi gel içelim diyen beyefendinin yerlere düşelim çağrısını da dikkate alıp bir kadehi daha bünyeme dahil ettikten sonra... hatırlamıyorum...

yatağa uzandım...

23 yıl önce bu saatlerde uykumda huzurlu bir ses çıkarttım. Henüz uyumamış, yattığı yerden beni duyan annem ayaklarını karnına doğru çekip huzurlu bir tebessümde bulundu... kendi imkanlarımı kullanarak dünyada olduğum ilk gündü....

yarınsa uzun bir iş günü beni bekliyordu...


special thanks to...SG, EÖ, BA, BE, BD, AD, HGİDA....:)

1 Aralık 2008 Pazartesi