27 Ekim 2011 Perşembe

taş

Bağrımıza taş basmak durumundayız. 
***
Çünkü elimizi taşın altına koyamıyoruz. Elimize bir taş alıp yanlışa doğru atamıyoruz. 
Çünkü bardağı taşıran damlaları silmek, hatta biz silmeden buharlaşmasını beklemek, çoğumuza bardağı taşıran musluğu kapatmaktan daha kolay geliyor.

Yıkılan evler kadar kerpiç,  kaygan coğrafyalar gibi çamura gebe bir vizyon ile cehaleti harmanlıyor yukarılarda birileri. Yıkılmaya mahkum gelecekler, sistemler inşa ediyorlar bu harçla. Bilmem ki farkındalar mı...

Oysa görüyoruz ki böyle değil bizim özümüz. Sağduyu, istek, özveri, empati ile çok daha dayanıklı temeller atabiliyoruz.  

Artık bu temel üzerine yapılacak inşaatın taşıyıcı kolonlarının  kendine gelmesi, kendi rızaları ile olmuyorsa kendilerine getirilmesi, hatta belki de yıkılıp yeniden inşası şart. 

çünkü bu şekilde devam edersek, 
atalet ve cehalet 
depremlerden daha yıkıcı olmaya, 
insanlar ölmeye  
hep devam edecek. 

unutmamalı ki bu gün deprem olarak karşınıza çıkan, iki hafta önce terördü, aylar önce çöken bir madendi, bir yıl önce seldi, kadına karşı kesintisiz şiddetti ya da ormanda çıkan bir yangın. 

ve bu şekilde devam edersek,
atalet ve cehalet
bir fay hattı gibi
ülkenin tam ortasından geçerek 
yıkımı kaçınılmaz bir depreme dönecek. 


fsa.  









10 Ekim 2011 Pazartesi

kayıplara karışmadım

buralardayım efendim.

evlenip yuva kurmuş ya da dağlara kaçmış değilim. zihnen uzaktayım güncele ve gündeme. kulakta bla bla efekti yapıyor ne konuşulsa. saygısız görünüyor olabilirim dışarıdan bakınca ama değilim.  halden anlayınız si'l vous plait. 

Fülü kızı evlendirdik. Nedime de oldum ahir ömrümde. Detay vermek istiyorum veremiyorum. İki toplantı arasındayım. akşam yanınızdayım.