28 Aralık 2011 Çarşamba

soliloquy

dear me,


ı am very aware that you are in some sort of trouble right now. You don't know what to do (actually you do know, what you don't know is how to do it), but you know what you don't want to do for quite sometime (at least). 


You are stuck in a "i have to" kind of room and whenever you try to think out of this room you came across some faces (most of them green) telling you not to. There is your challenge.


If I were you, I would stop thinking for a while and ı assure you that one day you'll know what to do. In the end, you are not a versatile shampoo you don't have to be all - in - one | all at once. 


Now I ask you:


who would you like to be first? 
a) you b) someone similar to you 


how would you like to be the person you chose to be? 
a) keep doing, what you're doing.
b) stop what you are doing and ask yourself what you "really" what to do


what you "really" want to do?
dear me ı know you for 26 years now. ı know what you want. please do not feel afraid of asking for it. 


keep your faith in your heart. 


keep your aims & wishes in your mind.


ı love you, 


you 













27 Aralık 2011 Salı

terror = terrifiying error

terror (ya da terrifying error diyelim günün sonunda bir yerde bir hata olmalı) 

Terörün tatsız haberleri ile dolu bir günü tamamlamak üzereyiz. Bizler için tamamlanacak bir gün. Azımsanamayacak sayıda insan içinse asla tam olmayacak, tamamlanamayacak, bitmeyecek bir boşluğun açıldığı ilk gün. Ekranlar siyah olacak bizler için önce, sonra kurdeleler ile süslenmiş öfke mesajları yağdıracağız peşinden.  Sanal bir boşlukta öfkemizi paylaşacak, büyütecek, köpürteceğiz. Sonra bir yerde bir açıklama yapacak kesif yalan kokacak ortalık. Sonra ona kızacağız, öfkemizi paylaşacak, büyütecek ve köpürteceğiz. Gerçek sorunu asla tam olarak öğrenemediğimiz gibi gerçek çözüme de ulaşamayacağız. Köpükleri kaçacak önce öfkenin, sonra daha az paylaşır olacağız, sonra sevimli bir kedi resmi alacak o siyah ekranının yerini. Karanlığı beğenmeye doyamayan yüzler olarak, kediciği de beğeneceğiz, o en masumane haliyle. İroni mi diyorlar? 


Hayat bizim için devam edecek her ne kadar şimdi işi gücü iptal etsek, ertelesek de. Senin duvara koyduğun tepkinin üstünden bir hafta ve yüzlerce sevimli kedi yüzü geçecek. Oysa bir yerde duvarlardan birinde asılı duran bir fotoğraf oradan hiç inemeyecek. Acısı içinde o duvara öylece bakacak. 


bu yazı hiç bitmeyecek... 

27 Ekim 2011 Perşembe

taş

Bağrımıza taş basmak durumundayız. 
***
Çünkü elimizi taşın altına koyamıyoruz. Elimize bir taş alıp yanlışa doğru atamıyoruz. 
Çünkü bardağı taşıran damlaları silmek, hatta biz silmeden buharlaşmasını beklemek, çoğumuza bardağı taşıran musluğu kapatmaktan daha kolay geliyor.

Yıkılan evler kadar kerpiç,  kaygan coğrafyalar gibi çamura gebe bir vizyon ile cehaleti harmanlıyor yukarılarda birileri. Yıkılmaya mahkum gelecekler, sistemler inşa ediyorlar bu harçla. Bilmem ki farkındalar mı...

Oysa görüyoruz ki böyle değil bizim özümüz. Sağduyu, istek, özveri, empati ile çok daha dayanıklı temeller atabiliyoruz.  

Artık bu temel üzerine yapılacak inşaatın taşıyıcı kolonlarının  kendine gelmesi, kendi rızaları ile olmuyorsa kendilerine getirilmesi, hatta belki de yıkılıp yeniden inşası şart. 

çünkü bu şekilde devam edersek, 
atalet ve cehalet 
depremlerden daha yıkıcı olmaya, 
insanlar ölmeye  
hep devam edecek. 

unutmamalı ki bu gün deprem olarak karşınıza çıkan, iki hafta önce terördü, aylar önce çöken bir madendi, bir yıl önce seldi, kadına karşı kesintisiz şiddetti ya da ormanda çıkan bir yangın. 

ve bu şekilde devam edersek,
atalet ve cehalet
bir fay hattı gibi
ülkenin tam ortasından geçerek 
yıkımı kaçınılmaz bir depreme dönecek. 


fsa.  









10 Ekim 2011 Pazartesi

kayıplara karışmadım

buralardayım efendim.

evlenip yuva kurmuş ya da dağlara kaçmış değilim. zihnen uzaktayım güncele ve gündeme. kulakta bla bla efekti yapıyor ne konuşulsa. saygısız görünüyor olabilirim dışarıdan bakınca ama değilim.  halden anlayınız si'l vous plait. 

Fülü kızı evlendirdik. Nedime de oldum ahir ömrümde. Detay vermek istiyorum veremiyorum. İki toplantı arasındayım. akşam yanınızdayım. 



26 Temmuz 2011 Salı

pazar & lama

Arkadaşlığı bir pazar, kendisini ve hayatını da pazarlanması gereken bir mal olarak gören kişi olsa olsa lamadır. 

-----------------------
Pazar, ekonomide her türlü mal ve hizmetin alınıp satıldığı veya takas yoluyla el değistirdiği yer olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, semt pazarları, borsalar, fuar, sergi ve panayırlar, farklı ülkeler ile kişi veya kuruluşlar arasındaki değiş-tokuş faaliyetine konu olan alanlar pazarı oluşturur. Satıcıların serbest bir şekilde karşılaştıkları, kâr amaçlı ya da kâr amaçsız her türlü mal ve hizmetin alıcı ve satıcılar arasında değiştirildiği veya değişim fiyatının oluştuğu yer veya koşullar dizisi, şeklinde tanımlanabilir.


Lama:  genel olarak 1-2 m boyunda olup, 15 cm uzunluğunda bir kuyruğa sahiptir. Tükürmesi meşhurdur.

----------------------

fsa

8 Mayıs 2011 Pazar

kim - sen (bir sendika değildir ancak tutmayan kimyalar için yazılmıştır)

kalıp gibi.
...
kalıp dibi görebilirsin.
kalp gibi kırılıp
derine batabilirsin.
her türlü kan akıtabilir, bin türlü can verebilirsin
oynamayı bilmediğin oyunlar için arkadaş arayabilir,
canın istediğinde topu alıp gidebilirsin.

çünkü sen böylesin.

9 Nisan 2011 Cumartesi

dunyaddan seloya selodan dunyaya mutlu anlar mesaji

Cok kalabalik bir masanin en ucundayim
Bir sureligine uzaga (?) gidecek bir yakinim
Bir cogu sabaha hatirlanmayacak belki de
Ben ise unutmayacagim
Elimde bir sigara onumde rakim
Yuzler guluyor
Ben heyecani da kendisi de buyuk iki kalp tanirim
Elimde bir sigara onumde rakim
Fsa/kor agop

3 Nisan 2011 Pazar

zorunlu ayrılık.

Selam; 

Bildiğin üzere bir süredir zorunlu bir takım sebepler ve sorunlu bir takım zihniyetler sebebi ile burada yasal şekilde (ya da bilgisayarımın bir takım ayarlarını bozmadan diyeyim) bir şeyler yazamıyordum. Bu süre zarfında bir sürü konuda olduğu gibi bu konuyla ilgili olarak da hiçbir şey yapmamayı tercih ettim.  Alınmadığını ümit ediyorum.
Bu akşam otururken aklıma geldin ve aramıza mahkemelerce sokulmuş mesafeler kalktı mı diye bir kontrol edeyim dedim. İşte buradasın...Seni gördüğüme çok sevindim :) 

f.s.a

11 Şubat 2011 Cuma

uzun oldu bu aralar

Değerli Sanal Boşluk,


Bu aralar senle çok vakit geçiremediğimizin gayet farkındayım. Ama dönüp dolaşıp geleceğim yer burası olduğu için şu saçma sanal tavırları bir kenara bırakmanı ve beni can kulağı ile dinlemeni rica ediyorum. 

Belki uzun bir ara vermiş olabilirim ama seni temin ederim, çok yoğun farklılıklar olmadı bu süre zarfında =) Ama bir çok şeye tanıklık ettim, hepsini aktarıp merakını giderebilirim istersen.

Belki bahsetmişimdir mesai saatleri dışında da çok sevdiğim bir meslektaşımı askere gönderdik. Kendisi ile harcadığım uzun mesailer ve exclusive çalışma modelimiz de bu askerlik sebebi ile haliyle artık hayatımda yok. Kendisinin ilk koğuş deneyimini yaşadığı günlerde yoğun bir endişe vardı içimde. Nasıl olacak diyordum? Zaman içinde bu endişe yerini daha net kararlara bıraktı diyebilirim. İfade etmesi de biraz zor ama şöyle izah etmeye çalışayım, deli olanın ben olmadığıma karar verdim :) İçinde bulunduğum durumun sorumlusu evet, ama deli asla... Lunaparkın ortasında sükunet aramak gibi bir gafletin içine düşmüşüm, bu gafletimden uyandım. Tebdil-i mekan peşindeyim hiç olmadığım kadar... :) 

Peki deli ben değilsem kim kısmına gelecek olursak... Bu soru karşısında tek kişiyi işaret etmiyor parmaklar... Sektörün beraberinde getirdiği bir çılgınlık hakim ortama. Bunun ise bence tek bir açıklaması var, belli bir araştırmaya dayanmıyor evet ama sektördeki kadın istihdamı çok fazla! :) 


(Bi takım aralardan sonra....) 


Yine bir ara verdim yazıma ve bir hafta sonra devam edebiliyorum. Durubonumun telefonda yaptığı yeni yazı üretmiyorsun selo artık çağrısıyla silkelenip kendime geleyim bir dedim. 


Geçen zaman içinde, selo daraaaal içinde, develer"broker", pireler "hair designer" iken  , ben babamın beşiğini şiddetle sarsar iken.... sosyal ya da değil tüm iletişim ağları ahlaksızlıklarına devam etti.


Selo, bunlara kulaklarını hep tıkayamadı çünkü bunlara kulağını tıkadığında çalan telefonunu da duymadığı oluyorduuuu :) 


Geçen süre zarfında en yakın arkadaşlarımdan birinin nişanlandığı haberiyle çok sevindim, minnacık yeğenimin domuz gribi olması sebebi ile çok üzüldüm, aynı ofisi paylaştığım bazı insanlara über yabancılaştım, dujjj teknesi ve dujj kabinini aynı anda evime getirmeyi başaramayan ustaların aslında hayatın tuzu biberi yani bir nevi g'usta'sı olduğuna karar verdim, Eskişehir'i gördüm, Meze diye harika bir yerde sevdiğim insanlarla birlikte anı yaptım, burada yediğim yemekler sonucunda bir minik göbek de yaptım, bu minik ilavelerden kurtulmak üzere, alt yapı çalışmaları yapıyorum şu günlerde....


İşte böyle hayat...


fsa



6 Şubat 2011 Pazar