19 Ekim 2010 Salı

yollarda

bir kaç gündür yollardayım.
havada, karada... uykuda ve ayıkken...
çok temelde en derinde yatan bir yaraya, ilk yardımla müdahale etmek şeklinde değerlendirebileceğimiz bir etkinliği yönetiyoruz kalabalık bir ekiple. kars'a gidiyoruz, erzurum'a geçiyoruz. mikail'le tanışıyoruz, sonra önder abiyle ne bileyim, kaz evinden nurhan ablayla, trabzon'dan burhan kaptanla... hepsi apaydınlık insanlar. Ancak çok karanlık bir koridordalar. Elinizde bir meşale ile karanlık bir koridorda ilerlediğinizde belli bir noktaya bir süre ışık verebilirsiniz. Belki siz geçtikten bir süre sonra ısısı da kalır. Ancak sonra koridor aynı karanlığa, taş aynı soğukluğa geri döner. Koridorun her duvarına bir meşale yakıp düzenli olarak yandıklarını kontrol etmezseniz, karanlık hakimiyeti ele geçirir. Bilirsiniz ki karanlık kötülükleri örtmesi ile ünlüdür.Karanlıkta kötülük yapmak daha kolaydır. Cinayet işlemek için gece olması bu yüzden beklenir. Tanınamazsınız, tespit edilemezsiniz ve yaptığınız işin faili meçhul kalır...İşte böyle sistematik bir cinayetin izleri var bu coğrafyada. Bakımsız, ilgisiz, karanlık. Güzel şeyler de olmuyor değil, oluyor elbet, yapıyoruz en basit örneği biziz. Ancak güzel, değer katan şeyler, yeterli şeyler değil.
Köklü ve kısır döngüleri kırmak için bir proje üretmek gerekiyor. Ama her şeyden önce bunun işinize gelmesi gerekiyor. Üniversiteler, yerel yönetimler, özel sektör, kamu personelleri, sanatçılar, aydınlarla çalışıyoruz. Bakıyorum her şey yarım, eğreti.. tam olması çoğu egonun işine gelmiyor çünkü. yazıma devam edeceğim şimdilik yollardayım.


f.s.a

4 Ekim 2010 Pazartesi

Boşgörü

Kan sayımı yaptırdım dün, kanımdaki hoşgörü ve güven yüzdesi düşük, sevgi yüzdesi ise çok yüksek çıktı. Elimde bomboş bir reçete var şimdi. Doktorum tedavin boşgörü'dedir diyerek ayrıldı yanımdan. Boşgörülü olmaya çalışıyorum haliyle. Kadınlara ve adamlara boşgörü ile yaklaşıyorum. Bir çeşit pasif olma hali boşgörü. İnsanlara ve olaylara yapay tepkiler verip, kızıyorsanız kızmıyor gibi yapıyorsunuz. Seviyorsanız sevmiyor gibi... Sevmiyorsanız seviyor gibi ya da.. En sevmediğim şey şu yapay haplar.Ama boşgörü kazanmazsam ölebilirmişim. Kişiye boşgörü ile birlikte soysuzluk ve onursuzluk aşılanıyormuş. Bunun iyi sayıldığı durumlar oluyor dedi doktorum. Ben şu an bu bu tür tehditlere karşı çok savunmasızmışım. Bu savunma mekanizmasını yaratmak da boşgörü ile mümkünmüş.

Tedavinin yan etkileri yok değil. Kelimeleriniz dökülüyor, diliniz ve hisleriniz kel kalıyor.

Şu aralar boşgörülüyüm. Boş görü tedavisi doğru sonuç verirse kişi baştan başlayabilirmiş. Kelimeleri anlam, duyguları kelime kazanır, kişi yoluna devam edermiş...

Elimde şimdi boş bir reçete var. Doktorum tedavin boşgörü'dedir diyerek ayrıldı yanımdan.

fsa.