30 Haziran 2014 Pazartesi

onur yürüyüşüne saygı duruşu


Onur için atılan adımlar, renkli kalabalıkların neşeli, nazik ve kendinden emin adımlarıdır...
Bu adımları saygıyla takip etmek gerekir. 

Neden "onur" yürüyüşü de başka bir yürüyüş değil?

Türk Dil Kurumu onuru daha bir çok tanımın yanı sıra şöyle açıklıyor:
1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis. 
2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar 
3. Öz varlığını güzelleştirip yüceltme duygusu

Bireylerin değer zincirlerindeki en ortak halkadır onur. Herkes onurlu bir yaşam sürmek ister. Onur yürüyüşü aramızda fark yok, hepimizin asgari bir müştereği var demektir. Ne X ne de Y olmamız onurlu bir "insan" olduğumuz gerçeğini değiştirmez demektir onur yürüyüşü. Ancak ve ancak bu en temel bilgiye sahip çıkarsak, her türlü ön yargıyı yönetmenin mümkün olabileceğinin ete kemiğe bürünmüş kanıtıdır onur yürüyüşü.

Öz varlığını kabul edip, güzelleştirmenin ve sonucu hep birlikte yüceltmenin patikalarından geçer onur için yürüyenlerin yolu.

"Neden" sorusuna dönecek olursak...Bu yürüyüşe onur dışında bir ad nasıl verebiliriz ki? Bir isim verdiğimiz anda o rengarenk yolu yaftalarla döşemiş oluruz...

Onurla yürüyen herkese, 
sevgilerimle!
fsa

14 Mayıs 2014 Çarşamba

CO2

artıyor..
katlanarak artıyor sayısı.
ölenlerin, 
bir ölüden farksız yaşayanların,
körlerin, 
sağırların, 
sığırların
hepsinin sayısı artıyor. 

yıllardır hangi köşeyi dönsek aynı adrese çıkıyoruz.
ülkemizin en popüler mekanıdır, sözün bittiği yer
klişenize girsin kafam gözüm; bir gün biterse diyecek sözüm!

3 günlük milli yas...
bütün ülke bir maden ocağı olsak da 
hep birlikte patlasak... 
toprak atsa bizi üstünden, kendi silahlarımızla vurulsak...
başka bir arınma yöntemi gelmiyor aklıma şu an 
tüm sağlıklı düşüncelerimi kapladı sinsi bir karbondioksit
bana sorarsanız yılan yanlış tısladı aslında 
beyin ölümü kaderinde var bu ülkenin... 

24 Mart 2014 Pazartesi

otur: sıfır!!!

gelecege olan umudumu, akil sagligimi, aldigin onca can ve yaptigin bunca ahlaksizliga duydugum bereketli ofkeyi, sevdigim insanlari, direnme gucumu, direnme hakkimi, yaptigin tum kotuluklerin gun gelip seni ve yarattigin cirkin zihniyeti bulacagina dair inancimi, insanlara olan guvenimi, mutlulugumu, dusunceleri, gencecik fidanlari, asirlik agaclari, cehaletinden nemalandigin insanlarin ahini, suclarini, ilahi adaleti, onurumu, degerlerimi, insanligi, insanlari...

Gecmisi
Hafizami
Gelecegimi...

Sifirlayamazsin...sifirlayamayacaksin...






4 Şubat 2014 Salı

ne yapacağımı bilemediğim bir an

Dün gece gözüme hiç uyku girmedi Ali... 

Aslına bakarsan -hiç bir şeye çözüm değil biliyorum ama- bu gün ve tam şu anda yapmam gereken işleri de yapamıyorum. Hiçbir şeyi anlamadığım, anladığım şeyleri de hiç sindiremediğim bir gün daha bu gün. Adına ha Salı demişiz ha Pazar... Biraz sonra bu halimi değiştirmek için kendimi saçma sapan bir işe adayacağım ve bu sindirimsizlik hali "ama hayat devam ediyor" savunmamla birlikte, gözüme takılacak bir sonraki cehalet belirtisine kadar rafa kalkacak. Çok iyi biliyorum... çünkü her günüm böyle geçiyor Ali. 

Tıpkı mahallenin sokaklarında yürürken olduğu gibi, gittiğin yerde de gözün görüyor ve gönlün katlanmıyor biliyorum. Belki bir gün her şey daha güzel olur ve senin adını verdiğimiz ağaçlar güzelce büyür diye sessiz bir telkinde bulunuyorsun bize . Bir umutsun, kanatıyorsun ama yaşatıyorsun insanı Ali.  

Mesela dün.. El kadar bir ekrana bakıp şuursuzca dualar mırıldandım Ali. Senin için, kendim için, ailen için, sağduyu için, hayvanlar için, toprak için, adaletin yerini bulması için, kelimelerinin Lobna'ya dönmesi için, kötü sözün sahibini bulması için.. Bu 1984 vari cehennemin bitmesi için.. Zaten zedelenmiş bir güven duygusuyla geldiğim bu dünyada her şeye şüpheyle yaklaşmamak için...

Mayıs'tan beri sen dahil tanımadığım ne kadar çok insanı sevdim  ve üstelik ne kadar az tanıdığımı anladım kendimi. Ne kadar garip bir yaz oldu, anlatsam... belki bir sen anlarsın Ali. 

Böyle karamsar da değilim aslında. Sabah haberlerde katilini gördüm yine. 
Üzüldüm işte.. o yaşıyor sen yoksun diye. 

selin