9 Ocak 2008 Çarşamba

Love & Marriage - an institute you can't disparage



Tarihler'den 5 Ocak 2008...Saatlerimiz sabahın 9'unu göstermekte...
10 yıldır hazırlığı süren bir düğüne gidilecek akşam. Ablam evleniyor.

Düğün hazırlığı 10 yıl sürer mi dememek lazım... Esasında düğün hazırlığı en az 5 yıl sürmeli bence zaten...O insanı bulmak, o insanı sevmek, o insanı tanıyıp, farklılıklarınızı sevmek, benzerliklerinizin keyfini çıkartmak bunlar iki üç güne sığdırılamayacak şeyler...Zaten 10 yıl sonunda keşfedecek şeylerin bitmediğine eminseniz siz evlenin başka yapacak bir şey kalmamış zaten :) İşte 10 yıl süren hazırlık böyle bir hazırlık. Birbirlerine hazırlanmakla geçti 10 yılları bana sorarsanız...Sonra anne ve babanın hazırlığı var bir de...Aileye damadın girmesi sürecini bünyeye "mikrop" sokmak gibi düşünebilirsiniz, çok zor değil. Bünye mikrobu kabullenene kadar debelenir, bitap düşer ama sonunda mikrobu kabullenir:) Bizim damat içinde böyleydi durum. (AVC- avant connaissance) ve TS (APC - apres connaissance) diye ayırabiliriz bu süreci...Tanışma Öncesi / Tanışma Sonrası yani... Tanışma öncesinde mikroba yönelik ön yargılar, TS dönemde hatırladıkça yüz kızartan pişmanlıklara sebebiyet verir bu süreçte genelde. Tabiki bu mikrop da - bizim durumumuzda damat - TS dönemde bünyeye hemen kabul edilmiş tabiri caiz ise şayet, pek de sevilmiştir.

Bu 10 yıllık hazırlık sürecinin detaylarını öğrenmek için damattan bir sunum hazırlamasını rica edeceğim, bize ilişki dinamikleri ve piyasa koşullarının bu dinamiklere etkisi üzerine bir sunum yaparsa bu detayları da sizinle paylaşırım. Ama sunum ve yazılı açıklama izinleri gelene kadar tüm bu 10 yıl ikili arasında bir sır olarak kalacak. Bizler şahit olduklarımızın ne güzel olduklarının düşünüp mutlu olacağız =)

5 Ocak sabahına geri dönelim... Ufak tefek işler vardı ve gelinin bir iki isteği oldu...Eve döndüm sonra. Temiz pak çıktık evden. Önden gelin hanım gittiii...Ardından anne, baba, ben ve - herhalde- ne cins bir aile düşüncesini her diyaloğumuzla daha çok pekiştiren taksi şöförü, Beylerbeyi "mevkıııııığinde" bulunan Bosphorus Palace'a vasıl olduk. Ama gelin henüz olay mahaline teşrif buyurmamıştııı... Bizde 25 nolu odaya çıktık. Boğazın puslu sisli görünümünün ardında kendimizi aradık bir süre...
Annem bosphorus daha osmanlı zamanında bir yalıyken bu konakta olup biteni hayale daldı,bir ara işi "burada kesin beylerbeyi sarayında oturanların bir akrabası tanıdığı falan oturdu" noktasına kadar getirdi, beni benden alan yorumlarda bulundu... Babam, sürecin en sonunda bu korktuğu noktaya varmış olmasından şaşkın, anlamsız mimik ve hareketlere gark olmuş şekilde rakı içti sonra evimizin mustafası ile çıkıp daha anlamsız ve duygu seli bir hareketle gidip kendine yeni bir çift ayakkabı aldı, kızı öyle istedi diye... Ben de boş geyiklerle annemi canından bezdirdim diyebilirim - Bi hayal kurdurmadım
kadınaa aaaa >:o

Derken gelin hanım geldiler.. Masalara yerleştirdiler konuklarını kağıt üzerinde. Sonra geldi anne hatundan yemek tarifleri aldı. Biz de bu yemekleri gerçekten yapacak mı acaba yoksa aldığı kırtasiye malzemesi yeni diye ders çalışan çocuk modunda defteri mi dolduruyor diye biraz düşündük, ona belli etmedik tabi :)
Öyle böyle saat 16.00 oldu. Sevigli Ünal Bey ve ekibi, "haydi kızlar bakıma" borusunu çalarak birer birer tipimizi, saçımızı değiştirdi, bir yerlerde yalnızca kendisinin duyduğu senfoni orkestrası eşliğinde kafasını titrete titrete... Biz de mal mal o ne derse yaptık...

- Kafanı sola çevir!
- Aynaya bak! Aç gözünü! Kapa!
- Saçını öne al!
- Maşaaaa, maşaaaa!!!!!

Saat 18.30 olduğunda öncü ekip olarak baba giydirilip kuşandırıldı, misafirleri karşılamaya gönderildi, Ardından anne babanın yanındaki yerini aldı. Ardından ben indim, "ahı ehı çok teşekkürler ay kuzum pek şıksınız,ne şuşusunuz" dedim. Babibimi dedemi özlemişim onları izledim...Yakışıklı kuzenimle güldük eğlendik...Konuklar da böyle çigiyle çekilmiş gibi kız ve erkek tarafı davetlileri diye iki bölüme savruldular :) Neyse organizatör teyze gelipte bu gülleri gelinle damadın kafasına fıcıtın onlar beyaz halıda yürürken diiincee vaktin geldiğini anladımmmm :) Gittim gelin ablama bakmaya. 25 numaralı odadan girmemle selenin gelinliğinde bir error çarptı gözümeeee... Error'ü yok etmek üzere rescue team -anne ve organizatör teyze - odaya girdi. Gelin'i kurtardı...Bende daha büyük bir felaketi önlemiş olabilirim, geleceğe yön verdim diye bir gururlandım :)

O güzel an geldiğinde biz "gül fıcıtıcıları" yerimize yerleşmiştik ve konuklarda yaklaştılar platforma doğru...Caruso çalmaya başladığında takip ışıkları gelin ve damadı yakaladı.Merdivenden inene kadar takip etti onları:) Merdivenden inip beyaz halıya geldiklerinde gül fıcıtıcıları olarak bizler başlarından aşağı gazino sanki şarkıcılarıymışçasına gelinle damadın kafasına gül fıcıttık :) Güzel göründü şüphesizzzz:) Kalabalığın içinden koşarak bir gelin buketi geldi sonra geline(hahahahahah-bir de çiçekçi getirmeyi unutursa diyorduk, gelin teslim edilen çiçeği eline almayı unuttu.)

Kürsü etrafında toplaşan gelin-damat-dört şahit ve bir nikah memuru(tabii bir de arkada zırıl zırıl ağlayan babam) büyük alkış topladı. Dünyanın en anlamsız sorusuna verilen en anlamlı cevapları, damat 1.000.000$'lık anlaşmayı imzalar gibi, gelin de "t" harf telaffuzunda bir sorunu varmış gibi verdi. Herkes çok mutlu tabii, gelin prenses gibi güzel...Arkamda babam fışşşş fışşş burnunu çekip ağlıyor. Ben deniz an itibariyle ev yerleşimi yapmaya başlamışım kafamda :)

Açıkçası düğünlerin gelin ve damat için yapılmadığını anladım bu düğün sonunda...Nasıl indiler ne oldu, hep birlikte dvd'den izleyip öğreneceğiz.

Herkes gittikten, bizbize kaldıktan sonra, gerçek düğün başladı. Ailece eğlendik. Bu süreçte yaptığı komiklikleri malzeme yapacağımı düşünerek tribünlere oynayan damatla ilgili burada hiç bir not düşmeyeceğim :) Sadece kendisini medeni cesaretinden dolayı tebrik ve takdir ediyorum...(bir rivayete göre her hafta sonu "stand-up and present this wedding" adında bir gösteri yapacakmış bosphorus palace'da)

sevgiler
selo

3 Ocak 2008 Perşembe

Ice Cold Beer Sold Here

I was driving my car
Recklessly down the road,
Thinking about all the shit we used to share...
From the night we shivered in the garden
To that Sunday we talked about Macy Gray.
Then I saw the neon sign saying "Ice Cold Beer Sold Here"

So I slow down the car and turn left
My toughts scatter with the harsh brake
I feel my veins are hunger for a glass of beer
So I stop the engine under the neon sign saying "Ice Cold Beer Sold Here"

The place was dark and the music was blue...
My face was in agony - you know of course just because of you
I cleared my throat and shout out loud
Hey, does the neon sign tells us the truth???

That sound of mine lingered in the air
Became a wave and suspended in my ear
"Yes" said the barmen with an irritating manner
"Ice Cold Beer is Sold Here"

I ordered one and started to wait
The eyes were on me which made me sweat
Just fuck my luck that brought me here
while all I want is a glass of ıce cold beer..

I had my drink hastily and left the place
Drove the car fast so that I can remove my make up and watch Amazing Grace...

Never visited that place ever since that night
Keeping the horrible stares in my mind...
Now I'm happy with my Belvedere bottle,
As it makes me sleep before I and the thought of you battle.

:):):)

Written by - fsa -